İnsanoğlu eski çağlardan bu yana avcılık ile başladığı beslenme alışkanlıklarını geliştirmekte ve bilimsel açıdan incelemeler ile, vücudun ihtiyaçları doğrultusunda bu beslenme davranışlarını en iyi düzene oturtmaya çalışmaktadır. Bitkisel ve hayvansal proteinler söz konusu olduğunda, bu proteinlerin elde edildiği hayvanların beslenme alışkanlıkları ve protein yapıları nedeni ile insan vücudu üzerindeki etkileri de farklılık göstermektedir. Kırmızı et ve bitkisel proteinlerle kıyaslandığında balık eti adeta bir protein kapsülü niteliğindedir. Aynı zamanda zengin bir çinko kaynağı olan balıklar ve deniz ürünleri mutlaka düzenli bir şekilde tüketilmelidir.
Elbette bu düzenli tüketim üzerinde de bazı detaylara dikkat edilmesi oldukça önemlidir. Balıkların yaşam ortamları, beslenme alışkanlıkları ve besin değeri açısından insan vücuduna faydaları değişkenlik göstermektedir. İnsan vücudu beslenme sürecinde tükettiği besin maddeleri içerisindeki proteinin doymamış yağ asitleri oranına bağlı olarak belirli bir yüzdesini tüketmektedir ve söz konusu balık eti olduğunda bu oran %93 gibi ciddi rakamlara ulaşabilmektedir.
Balık eti ihtiyaç duyduğumuz temel vitaminlerden A, B1, B2 ve D vitaminlerini, fosfor, çinko ve iyot minerallerini de bünyesinde bulundurmaktadır. Yağlı bir balık söz konusu olduğunda vücudundaki protein oranı %20 civarlarında olmaktadır. Yüz elli kalori ortalaması ile yüz gramlık bir balık, etindeki n3 yağ asitleri ile sağlık üzerinde oldukça etkilidir.
Ayrıca omega 3 konusunda da balık eti önemli bir besin kaynağıdır. Kırmızı et tüketimi yapan bireylerde gözlemlenen koroner kalp rahatsızlıkları üzerinde faydalı etkileri ile bilinmekte olan Omega 3, özellikle damar tıkanıklığı gibi problemlerin önüne geçilebilmesi açısından son derece önemlidir.
Kış Mevsiminde Tüketilmesi Gereken Balıklar
Çetin kış ayları olan Aralık, Ocak ve Şubat söz konusu olduğunda balık tercihlerimiz de gerek avlanma yasakları, gerek balıkların davranış biçimleri doğrultusunda değişmektedir. Protein yüzdelerinin yükselebilmesi adına yağlı balık tüketimi adına bu aylarda yağlanmakta olan uskumru, lüfer, palamut, torik, tekir, hamsi, istavrit, çinekop, kırlangıç, kofana, kalkan, gümüş, izmarit, mersin, kaya balığı, levrek ve minakop tüketilebilecek balık türleridir. Elbette bu balıkların mevsim içerisinde belirli dönemlerde tüketilmesi tavsiye edilmektedir. Çünkü her balığın verimlilik dönemi farklıdır.
Aralık ayı uskumru, lüfer, palamut ve torik balıklarının yağlandığı dönem olması itibari ile, bu balıkların diğerlerine nazaran öncelik kazandığı dönemdir. Ocak ayına geçildiğinde ise uskumru, lüfer, palamut, istavrit, kefal ve hamsi en yağlı ve en lezzetli dönemlerini yaşarlar. Çinekop, kırlangıç ve kofana gibi balıklar da ocak ayı içerisinde oldukça yoğun olarak çıkmaktadır ancak yağlanmaları ve protein yüzdeleri açısından ikinci planda kalmaktadırlar. Denizin en özel lezzetlerinden olan midyeler de ocak ayı ile çıkartılmaya başlamaktadır. İlkbaharın müjdecisi olan şubat ayında ise kalkan balığı sezonu açılmaktadır. Gümüş balığı, hamsi, izmarit, kalkan, mersin balığı, torik, kefal, kaya balığı ve levrek şubat ayında yağlı ve lezzetlidir ki bu nedenle şubat ayı adeta sofralarda balık zenginliği anlamına gelmektedir.
Mart, nisan ve mayıs aylarında şubat ayında yaşanan balık zenginliği devamını ufak bir değişim süreci eşliğinde sürdürmektedir. Mart ayı ile kendisini gösteren ilkbahar gümüş, izmarit, mezgit, kalkan, mersin balığı, kaya balığı, kefal, levrek, yayın balığı hem bol bulunmakta hem de yağlı etleri ile damaklarda lezzetlerini bırakmaktadırlar. Mart ayının öne çıkan balıkları ise kalkan, kefal ve levrektir. Mart ayının sonlarında ise uskumru ve çiroz olgunlaşmaya başlamaktadır. Nisan ayının gelmesi ile birlikte mart ayı balıklarına ek olarak morina ve kaya balığı da lezzetli alternatifler olarak balık avı sezonuna dâhil olmaktadır. Ayrıca kalkan ve mercan nisan ayının oldukça bol çıkmakta olan lezzetli balıklarıdır. Kalkan balığı nisan ayında en yağlanmış ve lezzetli halini almakla birlikte, en bol çıkartılan dönemini de yaşamaktadır. Mayıs ayı geldiğinde ise deniz ürünlerinde bir zenginlik yaşanmakta ve balıklar kadar denizden çıkan diğer ürünler de yoğunlaşmaktadır. Barbunya, ıstakoz, levrek, tekir, dil balığı, pavurya, kılıç balığı, kırlangıç, karides, iskorpit gibi alternatifler ile en fazla balık ve deniz ürünü çeşidi konusunda bir zenginlik dönemi söz konusudur.
Yaz Mevsiminde Tüketilmesi Gereken Balıklar
Haziran ile hayatımıza daha da yoğun bir ışık ve ısı enerjisi sunmakta olan güneş, balık verimliliği üzerinde ise tam tersi bir etki yapmaktadır. Mercan balığı, akya, kaya balığı, mersin balığı, sarıağız, orkinoz, orfoz gibi balıkların ön plana çıktığı haziran ayı, balıkçıları Karadeniz sularına taşımakta ve av yasağı sezonunun yaklaştığının habercisidir aynı zamanda. Temmuzun gelişi ise çinekop, trança, sinarit ve istavrit ön plana çıkmaktadır. İstavrit temmuz ayı ile birlikte oldukça bol miktarda çıkartılmaya başlamaktadır. Yaz ayları boyunca taze ve lezzetli istavrit tüketilmesi mümkündür. Ağustos ayı ise çinekop, sarıağız, sinarit, kaya balığı, orkinos ve sarıkanat iyice lezzetlenmektedir. İstavrit gene en lezzetli balık olarak ağustos ayında ağlara takılmakta iken, çingene palamudu mevsimi de başlamıştır.
Sonbahar Mevsiminde Tüketilmesi Gereken Balıklar
Eylül ayı ile birlikte başlayan sonbahar, palamut balığının büyüme ve lezzetlenme sürecidir. Lüfer, kolyoz, izmarit, barbunya, çinekop, çipura ve kılıç balığı avında zenginliğin de habercisidir balıkçılar açısından. Ekim ayı ile birlikte canlanmakta olan balık sezonu, pisi balığının da en lezzetli dönemidir. Eylül balıklarının lezzetlenmekte olduğu bu dönemde, palamut en lezzetli halini almakta ve gerek kızartma, gerek buğulama ile sofralarda eşsiz bir lezzet sunmaktadır. Kasım ayının gelişi ile lüfer, palamut, orfoz, sarıağız, tekir, torik, uskumru, kefal, sazan ve yayın balığı oldukça lezzetli balıklardır. Torik balığının en yoğun dönemi de kasım ayıdır.